10 Kasım ve ATATÜRK

Başlatan PLUS, Ksm 09, 2025, 10:25 ÖÖ

« önceki - sonraki »

PLUS

10 Kasım: Zamanı Aşan Bir Adanmışlık

Her 10 Kasım sabahı 09.05'te ülkece durup düşünürüz: Bir ömrün, bir milletin kaderine nasıl sığdığını... Mustafa Kemal Atatürk'ü anmak; yalnızca bir lideri hatırlamak değil, onun akla, bilime, özgürlüğe ve eşit yurttaşlığa adadığı hayatı yeniden okumaktır. Aşağıdaki satırlar, hem kronolojik bir yolculuk hem de bu yolculuğun özündeki adanmışlığın izini sürer.



Kronolojik Bir Yolculuk

1881 – 1918: Hazırlık ve tecrübe
Selanik'te doğan Mustafa (sonradan Kemal) genç yaşta askeri okullarda disiplin, matematik ve liderlik eğitiminden geçer. 1905'te Harp Akademisi'nden kurmay subay olarak mezun olur; Trablusgarp (1911–12) ve Balkan Savaşları'nda (1912–13) cephe görür. Çanakkale'de 1915'te Anafartalar'daki başarısı, yalnız bir muharebenin değil, bir ulusun özgüveninin dönüm noktasıdır.

1919 – 1923: Ulusal egemenliğe yürüyüş
19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basması, "milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" fikrinin sahaya inmesidir. Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919), Erzurum (Temmuz–Ağustos 1919) ve Sivas Kongreleri (Eylül 1919) ulusal iradeyi örgütler. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır; egemenlik saraydan millete geçer. Sakarya (1921) ve Büyük Taarruz–Dumlupınar (26–30 Ağustos 1922) zaferleriyle askeri mücadele biter; Mudanya Mütarekesi (Ekim 1922) ve Lozan Barışı (24 Temmuz 1923) yeni devletin uluslararası meşruiyetini mühürler. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilir, Atatürk Cumhurbaşkanı seçilir.

1923 – 1938: Kurucu reformlar ve çağdaşlaşma
Atatürk'ün liderliğinde siyasal, hukuksal, toplumsal ve kültürel alanlarda köklü dönüşümler gerçekleşir:

  • Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922) ve Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924) ile laik ve ulusal egemenliğe dayalı devlet yapısı kurulur.
  • Tevhid-i Tedrisat (3 Mart 1924) ile eğitim birleştirilir; amaç, fırsat eşitliği ve bilimsel temelde eğitimdir.
  • Kılık-kıyafet düzenlemeleri (1925), takvim–saat–ölçü birimleri ve Harf Devrimi (1 Kasım 1928) gündelik hayatı rasyonel, anlaşılır ve evrensel normlara yaklaştırır.
  • Medeni Kanun (1926) ile kişi hakları ve özellikle kadın–erkek eşitliği hukuk güvencesi kazanır; kadınlara seçme (1930, belediye) ve seçilme (1934, milletvekilliği) hakları tanınır.
  • Soyadı Kanunu (1934) ile modern yurttaşlık anlayışı yerleşir; "Atatürk" soyadı Mustafa Kemal'e verilir ve yalnızca ona ait olur.
  • Dil ve tarih kurumları (1931, 1932), ekonomide planlı kalkınma, sanat ve kültür hamleleri ile Cumhuriyetin fikrî temeli güçlendirilir.
  • Dış politikada "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi, barışçı ve dengeli bir çizgi olarak benimsenir.

Bu yoğun dönemin özeti, 1927'de Meclis'te altı gün süren Nutuk'ta; bir mücadelenin muhasebesi ve bir geleceğin programı olarak kayda geçer.

10 Kasım 1938, 09.05: Veda
Atatürk, Dolmabahçe'de hayata gözlerini yumar. Ancak kurduğu kurumlar, yerleştirdiği ilkeler ve toplumun benimsediği çağdaş değerler, onu biyolojik ömrünün ötesine taşır.



Adanmışlığın Anlamı

Atatürk'ün adanmışlığı, yalnızca savaş meydanlarında cesaret ya da diplomasi masalarında sağduyu değildir. Bu adanmışlık:

  • Ulusal egemenliğe: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözü, bir ilke olmanın ötesinde kurumsal bir gerçekliğe dönüştürülmüştür.
  • Akla ve bilime: Rejim değişikliğinden yazı devrimine kadar her adımın merkezinde eğitim, deney ve gözlem vardır. Kara tahta başında yeni harfleri anlatan Cumhurbaşkanı figürü, bunun en görünür simgesidir.
  • Eşit yurttaşlığa: Kadınların siyasal ve medeni hakları, yalnız dönemi için değil, bugün için de ilham vericidir.
  • Barışa: Savaşın gereğini yapmış bir komutanın, barışın değerini devlet politikası yapması, adanmışlığın en ileri hâlidir.
  • Kurumlaşmaya: Kişilere değil, kurallara ve kurumlara dayanan bir Cumhuriyet ideali, liderliğini kalıcı kılan asıl mirastır.

Bu nedenle Atatürk'e duyulan saygı, kişisel bir hayranlıktan çok, değerlere bağlılık ve sorumluluk bilincidir.



10 Kasım'da Anmak: Yas Değil Yenilenme

Sirenler çaldığında başımız önde saygı duruşundayız; ama anma, yalnızca hüzün değildir. 10 Kasım, yenilenme günüdür:

  • Sınıfta, atölyede, laboratuvarda, tarlada; yani günlük hayatın her alanında aklın ve bilimin izinden gitmek.
  • Çocuklara ve gençlere, özgür düşünmeyi, sorgulamayı ve sorumluluk almayı öğretmek.
  • Kadın–erkek eşitliğini, hukukun üstünlüğünü ve laikliği, günlük davranışlarımıza ve kurumsal işleyişe tercüme etmek.
  • Kamu görevinde ya da özel hayatta, israf yerine liyakat, gösteriş yerine emek, kısayol yerine kural demek.
  • Komşularımızla, dünyayla ilişkilerimizde barış ve saygı dilini korumak.

Atatürk'ü anmanın en sahici yolu, onun ideallerini güncel sorunlara uygulamaktır: Eğitimi nitelikli, ekonomiyi üretken, siyaseti şeffaf, toplumsal hayatı özgürlükçü kılmak.



Son Söz

10 Kasım, bir kapanış değil; bir çağrının tazelenmesidir. Atatürk'ün kronolojisi, bir milletin ayağa kalkışının haritasıdır; adanmışlığı ise bu haritayı geleceğe taşıyacak pusulamız. Onu anmak, heykeller önünde saygı duruşuyla başlar; ama okulda bir deneyle, kütüphanede bir kitapla, işte dürüst bir tercihle, evde adil bir paylaşımla devam eder.

Bugün, dünkü cesaretin ve yarının umudunun tam ortasında duruyoruz. 09.05'te duran zaman, 09.06'da yeniden başlıyor. O saatten itibaren hepimize düşen, bu mirası çalışarak, düşünerek ve üreterek yaşatmak.
Guests are not allowed to view images in posts, please Register or Login

Benzer Konular (5)

Başlatan Lima


Yanıtlar: 12
Gösterim: 6500

Yanıtlar: 0
Gösterim: 2961

Yanıtlar: 1
Gösterim: 3451

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25